Karen, Türk bir baba ile İngiliz annenin kızıdır. Hippi annesi 40 sene evvel Katmandu'dan evine dönerken Konya'ya uğramış, mevlevi tekkesinde derviş olan babası ile tanışarak aşk yaşamaya başlamış. Babası dergahı terkedip annesiyle Londra'a taşınmış ama Karen 12 yaşındayken ailesini terk ederek bir mürşidin peşinden aşk yoluna düşmüş.
Karen sigorta şirketinde eksperdir. Babasının onları terk edişini anlamamış ve affedememiştir. Bir dava için Konya'ya gelmesi gerekince bir kere daha geçmişi ve babası ile yüzleşme şansı olur. Konya'daki otel yangınını incelerken tuhaf deneyimler yaşamaya başlar. 700 yıl önce yaşamış Şems-i Tebrizi , Karen'a görünmekte, hatta Karen onun suretine büünerek geçmiş dönerek yüzlerce yıl önce Konya'da yaşananlara şahit olmaktadır. Peki bütün bu olanların amacı nedir?
Bab-ı Esrar bir polisiye değil. Bir gerilim romanı da değil. Mevlana ve Şems'i, Mevlevi felsefesini anlatmaya çalışan duygusal bir roman. Bunun için de yarı Türk yarı İngiliz bir kadının Şems'in içine girerek onun gözünden olaylara şahit olması yöntemi biraz zorlama ve çok paldır küldür geldi. Keşke doğrudan Mevlana'yı anlatan bir roman olsaymış, ya da günümüzle paralel kurgu giden cinayetli, heyecanlı bir çalışma olsaymış. Bu kitabı, belki bir kadının ağzından yazıldığı için heyecansız ve biraz bayık buldum. Açıkçası kitapta merak duygusu eksik. Sayfaları çevirtecek heyecan ve merak duygusu olmayınca da sıkıcı olmuş kitap haliyle. Ahmet Ümit'ten Kavim veya Beyoğlu Rapsodisi tadında bir çalışma okumak isteyenler Bab-ı Esrar'dan uzak durmalı .
Ahmet Ümit ile ilk tanıştığım kitaptır bu.Öncesinde de bu konuya dair Elif Şafak Aşk geçmişti elimden...Neyse; anlatımına ve sürükleyiciliğine hayran kaldığım için tüm serilerini edindim Ahmet Ümit'in. Teşekkür ederim
YanıtlaSilHeyecanlı polisiye değil ama Şems'le ilgili olduğu için çok keyifle okumuştum.
YanıtlaSillosstime : ben de Elif Şafak'tan Aşk'ı okumayı planlıyorum:)
YanıtlaSilDidem : ben biraz daha Semerkant tadında bir eser bekliyordum:)