22 Eylül 2013 Pazar

Harry Q. Davası'nın Ardındaki Gerçek (La verite sur l'Affaire Harry Quebert)

Joel Dicker, Can Yayınları


Marcus Goldman ilk kitabı ile şöhrete ve zenginliğe ulaşmış gencecik bir yazardır. İkinci romanını bitirip yayıncıya teslim etme zamanı geldiğindeyse, o daha yazmaya başlamamıştır bile. Marcus, büyük bir tıkanma yaşamaktadır ve son çare olarak; üniversitede ona akıl hocalığı yapmış; giderek en yakın ve biricik dostu haline gelmiş Harry Quebert'in deniz kenarındaki evine kaçar. Oradayken, Harry'nin geçmişte Lola isimli pek genç bir kızla fırtınalı bir aşk yaşadığını kazara öğrenir. Harry, bu aşkı anlattığı romanı ile Amerika'nın efsane yazarların biri olmuştur zamanında.


Marcus, romanına başlayamadan New York'a geri döner ve ikinci kitabın son teslim tarihine günler kala tüyler ürpertici bir haber alır. Harry'nin bahçesinde bir iskelet bulunmuştur. İskelet Harry'nin hayatının biricik aşkı Lola'ya aittir. Marcus, kitabı boşverip kasabaya geri döner ve akıl hocasının 30 sene önce yaşadığı ümitsiz aşkın; gerçekte olan bitenlerin peşine düşer.


Harry Q. Davası, tam 659 sayfalık bir roman. Bir pazar günü sabahtan akşama kadar hiç durmadan okuyup bitirdim, kitabı elinizden bırakmanız ya da ara vermeniz olanaksız bence. Sular seller gibi akıcı yazılmış roman. Marcus geçmişi deştikçe 70'li yıllarda yaşananları okuyoruz, beri yandan günümüzde Marcus'un kasabada  araştırmalarını takip ediyoruz.  Geçmişte işlenmiş bir cinayetin peşinden koştuğumuz için polisiye diyebiliriz ancak Harry ve Lola aşkı bir o kadar çarpıcı, okuduğum en güzel aşk hikayelerinden biriydi. Lola inanılmaz bir karakter. Öte yandan Marcus ile Harry'nin güçlü dostlukları da çok etkileyici. Her bölüm, Harry'nin Marcus'a verdiği bir öğütle başlıyor, bunlar altı çizilesi cümleler kesinlikle. Marcus'un hiç görmediğimiz annesi ile telefon muhabbetleri ise evlere şenlik:)

Bayıldım, harika bir kitap. Severek tavsiye ediyorum.



9 Eylül 2013 Pazartesi

Güzel Harabeler (Beautiful Ruins)

Jess Walter, Domingo Yayınları


Güzel Harabeler'i, Bodrum'da deniz kenarında okudum. Roman o denli güzeldi ki; şezlongda uzanmışken heyecanla oturur hale geldiğimi; kafamı iyice kitaba eğerek; denize girmeyi filan unutup deliler gibi okuduğumu anımsıyorum. Yılın en güzel romanlarından biriydi benim için Güzel Harabeler.

Yılların içinden geçen, iz bırakan bir aşk öyküsünü anlatıyor kitabımız. 1962 senesinde, İtalya'da birkaç evden ibaret kayalık bir adacıkta, genç Pasquale babasından kalma oteli işletmektedir. Zaten 2 odası mı ne var ufacık otelin:) Bir gün güzel, sarışın bir Amerikalı aktris tekneyle bu unutulmuş adaya gelir. Dee Moray isimli bu hüzünlü güzel, Roma'da çekilmekte olan ve Richard Burton & Elizabeth Taylor çiftinin oynadığı efsanevi  Cleopatra filminin oyuncularından biridir.

Günümüzde, Hollywood'da idealist Claire; sinema kurdu Michael Deane'in asistanlığından istifa etmeyi planlamaktadır. Fakat stüdyonun kapısına dayanıp, elinde Michael'ın sararmış bir kartviziti, Dee Moray'i aradığını söyleyen yaşlı İtalyan beyefendisi olayların akışını altüst eder.

Kitabımız 1962 senesinde olan bitenler ile; günümüzde Pasquale ve diğerlerinin yaşadıklarını paralel anlatıyor. Bir yerlerde hikayeye Richard Burton giriyor ve deyim yerinde ise kasıp kavuruyor sayfaları. Geçmişte ne olmuş ve günümüzde ne olacak diye merak edip, sıcak İtalya güneşini yüzümüzde hissederek nefis bir roman okuyoruz böylece.

Çok sevdim.