Joel Dicker, Can Yayınları
Marcus Goldman ilk kitabı ile şöhrete ve zenginliğe ulaşmış gencecik bir yazardır. İkinci romanını bitirip yayıncıya teslim etme zamanı geldiğindeyse, o daha yazmaya başlamamıştır bile. Marcus, büyük bir tıkanma yaşamaktadır ve son çare olarak; üniversitede ona akıl hocalığı yapmış; giderek en yakın ve biricik dostu haline gelmiş Harry Quebert'in deniz kenarındaki evine kaçar. Oradayken, Harry'nin geçmişte Lola isimli pek genç bir kızla fırtınalı bir aşk yaşadığını kazara öğrenir. Harry, bu aşkı anlattığı romanı ile Amerika'nın efsane yazarların biri olmuştur zamanında.
Marcus, romanına başlayamadan New York'a geri döner ve ikinci kitabın son teslim tarihine günler kala tüyler ürpertici bir haber alır. Harry'nin bahçesinde bir iskelet bulunmuştur. İskelet Harry'nin hayatının biricik aşkı Lola'ya aittir. Marcus, kitabı boşverip kasabaya geri döner ve akıl hocasının 30 sene önce yaşadığı ümitsiz aşkın; gerçekte olan bitenlerin peşine düşer.
Harry Q. Davası, tam 659 sayfalık bir roman. Bir pazar günü sabahtan akşama kadar hiç durmadan okuyup bitirdim, kitabı elinizden bırakmanız ya da ara vermeniz olanaksız bence. Sular seller gibi akıcı yazılmış roman. Marcus geçmişi deştikçe 70'li yıllarda yaşananları okuyoruz, beri yandan günümüzde Marcus'un kasabada araştırmalarını takip ediyoruz. Geçmişte işlenmiş bir cinayetin peşinden koştuğumuz için polisiye diyebiliriz ancak Harry ve Lola aşkı bir o kadar çarpıcı, okuduğum en güzel aşk hikayelerinden biriydi. Lola inanılmaz bir karakter. Öte yandan Marcus ile Harry'nin güçlü dostlukları da çok etkileyici. Her bölüm, Harry'nin Marcus'a verdiği bir öğütle başlıyor, bunlar altı çizilesi cümleler kesinlikle. Marcus'un hiç görmediğimiz annesi ile telefon muhabbetleri ise evlere şenlik:)
Bayıldım, harika bir kitap. Severek tavsiye ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.