25 Ocak 2014 Cumartesi

Peter Pan


James Matthew Barrie,

Nihal Yeğinobalı çevirisi ile, Can Yayınları

Betül Avunç çevirisi ile, İthaki Yayınları


Çocukken en sevdiğim kahraman Peter Pan idi. Bunun sebebi Peter'in asla büyümeyecek olması, sonsuza dek Olmayan Ülke'de oyundan serüvene koşacak olması değildi. Peter uçabiliyordu! Benim de hayatta en çok istediğim şey kuşlar gibi uçmak olduğundan; Peter'e hayrandım. Renkli taytımı giyip kendimi koltuklardan fırlatıyor ama bir türlü uçamıyordum:)

Peter ile ilk tanışmam, pek çok kitapta olduğu gibi, abilerimden kalan eski püskü, antika bir kitapla başladı. Ahı gitmiş vahı kalmış; karton kapaklı, sararıp solmuş romanın ne çevirmeni belli; ne de içindeki desenleri çizen sanatçı. Çevirisi biraz serbest olmuş, aslen Peter hakkında J.M.Barie'nin yazdığı 2 romanı birleştirmişler. Kesip biçmişler, epey de Türkçeleştirmişler. Kensington Bahçeleri olmuş mu sana Rüya Bahçeleri? Kaptan Kanca değil Çengel diye geçiyor:)) Yine de kitapta Peter'in 1 haftalık bebekken evden kaçması, Kensington Bahçelerinde yaşadıkları ve nihayet Wendy, John ve Michael'ı götürdüğü Hayal Ülkesi diye adlandırdıkları Olmayan Ülke'de yaşadıkları muhteşem maceralar anlatılıyor. Periler! Deniz kızları! Kızılderililer! Korsanlar! Yazılmış en serüven dolu eserlerden olsa gerek Peter Pan.

İlk Peter Pan kitabım

Bu eski kitapta çizimler de vardı. Ve bence Peter'i en güzel betimleyen resimlerdi bunlar çünkü Peter evinden 1 haftalıkken kaçmıştı. Dolayısıyla minicik bir bebek olarak çizilmesinden daha doğal ne olabilir. Daha sonra Disney animasyonu ile genç bir oğlana dönmüş olsa da; benim için hep bu resimdeki bebedir Peter Pan.

Peter:)

Yıllar sonra, Ağustos 2001 senesinde, yepyeni ve kesilmemiş bir basımını aldım Peter Pan'ın. İthaki yayınlarından çıkan bu versiyon, bugün hala tercih ettiğim favori baskıdır. Keşke, İthaki'den Alice Harikalar Diyarı gibi ciltli miltli güzel bir Peter baskısı çıksa.

Yine Peter Pan


İthaki'nin çevirisi çok güzel, ne yazık ki sadece 2 kitabı yani Peter ile Wendy'nin maceralarını içeriyor. Kensington Bahçelerini anlatan ilk kısım bu çeviride yok.

Kitapta birkaç tane çizim de var, sanırım bunlar orijinal bir basımdan alınmış. Kitapta çizimlerin kaynağı belirtilmemiş.

1 haftalıkken evden kaçan Peter oğlan çocuğu olarak çizilmiş


2004 senesine geldiğimizde ise Can Yayınları her iki Peter Pan macerasını ayrı ayrı yayınladı. Hem de çevirisini pek sevdiğim Nihal Yeğinobalı yaptı bu kitapların. Can Yayınları versiyonlarını geçen hafta okudum.


bu sefer de esmer bir Peter var karşımızda

Peter'in evden kaçtıktan sonra perilerle beraber Kensington Bahçesinde yaşadığı serüenleri anlatan kitabı çok sevdim. Bu maceraları çocukluğumdan beri okumamıştım ne olsa. Olmayan Ülkedeki unutulmaz serüvenleri anlatan Peter Pan ile Wendy'i ise çeviriden ötürü sevmedim. Hayret! Sanki iki kitabı iki ayrı kişi tercüme etmiş. Peter Pan ile Wendy'de sürekli olarak "bayan" kelimesinin kullanılması en rahatsız edici tarafıydı benim için. Kayıp Çocukların isimlerinin Türkçe halleri de pek hoşuma gitmedi.

Can Yayınları versiyonunda iki kitabın çizimlerini Mustafa Delioğlu yapmış. Asıl kitaptan beni soğutan bu çizimler oldu sanırım.

Mustafa Delioğlu çizimiyle Peter

Kapkara saçlı, koca ayaklı Peter imgesini hiç mi hiç sevmedim. Herkesin esmer çizilmesi, desenlerin dönemi yansıtmaması da beğenmeme sebeplerimden.


Peter Pan, büyülü bir klasik. Muhteşem serüvenlerle dolu harikulade bir roman. Okumamış olan varsa bu dünyaya dalmaktan çekinmesin. Okuyanlar ise tekrar Peter ile uçarak Olmayan Ülkeye gidip korsanlar ve kızılderililerle serüvenlere devam etsin:)

Biraz peri tozu serpelim ve uçalım:)


23 Ocak 2014 Perşembe

Saksı Olmanın Faydaları (Perks Of Being a Wallflower)


Stephen Chbosky, Feniks Yayınları

Çeviri : Sedef İlgiç


Liseye yeni başlayan Charlie, içine kapanık ve fazla duygusal bir çocuktur. Öyle ki, kendine saldıran zorba öğrenciyi bir güzel dövdükten sonra oturup hüngür sümük ağlar. Son sınıfta okuyan güzel Sam ve üvey erkek kardeşi Patrick; Charlie'yi kanatları altına alırlar. Yeni arkadaş grubuyla Charlie ilk aşkı, seksi, uyuşturucuyu, içkiyi tadar. Yani gençliği yaşamaya koyulur.

Kitap Charlie'nin kim olduğunu bilmediğimiz ve "Sevgili arkadaşım" diye hitap ettiği birine yazdığı mektuplardan oluşuyor. Charlie bütün açıklığıyla içini döküyor bu arkadaşa. Sam ve Patrick ile yaşadıklarını, ailesinde olanları, okuduğu kitapları anlatıyor. Bu kitapları ona İngilizce öğretmeni özellikle okutuyor, her birini okuduğunda en sevdiğinin o olduğunu düşünüyor Charlie'cik.

Charlie'nin okuma listesi :

To Kill a Mockingbird - Bülbülü Öldürmek, Harper Lee
Peter Pan - J. M. Barrie
The Great Gatsby - Muhteşem Gatsby, F. Scott Fitzgerald
The Catcher in the Rye - Gönülçelen, J. D. Salinger
On the Road - Yolda, Jack Kerouac
Naked Lunch - Çıplak Şölen, William S. Burroughs
Walden - Henry David Thoreau
Hamlet -William Shakespeare
The Stranger - Yabancı, Albert Camus
The Fountainhead - Hayatın Kaynağı, Ayn Rand
This Side of Paradise - Cennetin Bu Yakası, F. Scott Fitzgerald
A Separate Peace - Bir Başka Barış, John Knowles


Gençlik, büyümek, lise hayatı üzerine kitapları seviyorsanız okuyun derim. Ben seviyorum açıkçası:) O yüzden kitap hoşuma gitti ama John Green romanları kadar sevdiğimi söyleyemem.



21 Ocak 2014 Salı

Dokuz Canlı Edward (Les neuf vies d'Edward)


Chrystine Brouillet, Doğan Kitap

Çeviri : Ali Cevat Akkoyunlu


Edward harikulade güzel ve akıllı bir Habeş kedisi. Antik Mısır'da; ilk Haçlı Seferinde;  ortaçağda kadınların cadı diye yakıldığı devirde; koloni zamanında Amerika'da; Birinci Dünya Savaşında Paris'te; 1950'lerde Istanbul Galatasaray'da ... tam sekiz farklı hayat yaşamış. Şimdi de dokuzuncu ve son hayatında, 1997 senesinde Parisli genç fotoğrafçı Delphine'in kedisi. Krema kokulu tatlı fotoğrafçı Delphine; Edward'ı nasıl da şımartıyor. Edward'ın tek istediği, ölüp sonsuz huzura kavuşmadan Delphine'i yuva kurmuş ve mutlu görmek. Halbuki bilge kedinin hiç hoşuna gitmeyen başarısız sevgili seçimleri ile, bu ihtimal Delphine'e pek uzak görünüyor. Böylece Edward, meseleyi patilerine alıp kedi haliyle Delphine için hem kıza hem de kendine uygun sevgili bulmak için uğraşmaya başlıyor.

Bayıla bayıla okudum bu kitabı. Edward düşüncelere dalıp geçmiş hayatlarını anımsadığında, onunla beraber tarihte yolculuk yapmak pek zevkli idi. Edward'ın sahibesine sevgili bulma uğraşı; Delphine'in de kedi sevgisi takdire şayandı doğrusu. Herkese lazım böyle bir kedi:)

Çok sevdim Edward'ı. Sanırım kitabın şu anda baskısı yok, ben Gitti Gidiyor'dan buldum. Özellikle kediseverler mutlaka okumalı.



19 Ocak 2014 Pazar

Kemiklerin Şifresi (Written In Bone)


Simon Beckett, İthaki Yayınları

Çeviri : Nur Küçük


Bir David Hunter polisiyesi. Bu kitap aslında Hunter serisinin ikinci macerası imiş. Ama ilkini okumamış olsam da anlaşılmaz bir nokta yoktu hikayede. Kahramanımız bir adli antropolog. Karısı ve kızı bir kazada ölmüş. Kız arkadaşı ile gergin bir ilişkisi var, gerginlik sebebi de adamın her şeyiden önde tuttuğu işi. Son vakasından eve dönüş yolunda gelen telefonla İskoçya'nın Runa adasına gidiyor Doktor Hunter. Runa'da yaşayan emekli polis Brody olağanüstü koşullarda bir ceset bulmuş. Ne yazık ki bir takım sebeplerden adaya Hunter ile beraber tam teçhizat bir ekip değil sadece bir çavuş ile acemi bir polis memuru gidebiliyor. Adanın atmosferi karanlık, yağmurlu, rahatsız edici. Galce kelimeler, başka bir dünya etkisi yaratıyor. Bulunan ceset korkunç biçimde yanmış, bir tek ayakları ve eli sağlam kalmış. Hunter ilkel koşullarda cesedi incelemeye çalışırken fırtına Runa'yı vuruyor. Anakara ile tüm bağlantıları kesiliyor ve adadaki küçük topluluktan biri olduğu tahmin edilen katil, feci cinayetler işlemeye devam ediyor.

Küçük bir adada kısa sürede arka arkaya işlenen cinayetleri çok akıcı anlatmış yazarımız. Cumartesi gecesi 4'e kadar okuyup bitirdim kitabı, bitirmeden uyuyamadım. Çok heyecanlı bir film gibi, yani sanki kitabı okumak film izlemek gibiydi. Ada, ada halkı, fırtınalı ve son derece rahatsız edici atmosfer pek güzel anlatılmıştı. Gözümün önünde canlandı bütün kitap.

Beğendim ve zevkle okudum, yazarın kitaplarını da listeme ekledim.



13 Ocak 2014 Pazartesi

Lucky


Sezgin Kaymaz, İletişim Yayınları


Ve nihayet, Sezgin Kaymaz'ı keşfettim! Hem de ne keşfetmek! Yıllar evvel, Arzu arkadaşımın "harika bir kitap" dediği, daha geçenlerde Kitap Delisi Gizem'in "tam sana göre" diye tavsiye ettiği Lucky epeydir aklımdayken, son İdefix sanal fuarından yaptığım hunhar alışverişe ekleyerek kitabıma kavuştum. Yeni kitaplarımı etrafıma dizdikten sonra da Lucky'i okumaya başladım hemen. Daha başlangıçta "Allah Allah, kim bu adam" diyerek yazarı araştırdım ve akabinde kitaplarının alayını bir sonraki alışverişte edinmek üzere İdefix listeme ekledim.

Gelelim sevgili Lucky'e... Lucky safkan bir doberman, 40 göbek şeceresi belli. Huyu suyu da pek antika, pek nazlı bir kız. Hemen küsüyor, darılıyor. Küsünce bir güzel etrafa işeyip, işemiğinin üzerinde yuvarlanıp patronunu delirtmekten imtina etmiyor. Daha 1 yaşında değil ama mükemmel yapılı ve güçlü. Bir kaç saniyede evinizi alt üst eder yani.

Lucky'i emekli milletvekili Tahsin bey, taa İsviçre'den biricik kızı Ayşın için almış. Ayşın, kocası ve çocukları ile kaza geçirip ölünce, Tahsin bey Lucky'i bir taksi durağına veriyor. Taksi şoförlerinin her biri bir alem, Lucky'e tapıyorlar, şarkı bile besteliyorlar köpeğe:

LAK-LUK-LAKİ-ZIKKIMIN KÖKÜ!
LAK-LUK-LAKİ-ZIKKIMIN KÖKÜ!

Taksi durağında daha fazla bakamayınca Lucky'i Kemalettin Bey'e veriyor şoför Osman. Kemoş'un "doğumgünümde köpek isterim" diye tutturan şımarık, güzel ve zengin karısı Buse'nin babası Yaşar Yazıcı köpeğe bayılıyor. Buse'nin sonradan görme anası ile sapık abisi ise ifrit oluyorlar Lucky'e. Ama iş onlarla bitmiyor tabii, bir de Buselerin komşusu Elvan abla ve minik Kısmet var ki evlere şenlik:))

İşte romanımız bize, ortak noktaları Lucky olan bu insanların başına gelenleri anlatıyor tatlı tatlı. O taksi şoförleri, hayat kadınları, acılı ihtiyarlar, saf gençler... Hepsinin hayatına girip çıkıyoruz inanılmaz şekilde. O kadar güldüm ki kitabı okurken okurken anlatamam.... Sonunda da üstüme başıma ağladım tabii:))

Harikulade bir roman, bayıldım, bayıldım! Ah, sevgili Lucky!



10 Ocak 2014 Cuma

Alaska'nın Peşinde (Looking For Alaska)


John Green, Pegasus Yayınları

Çeviri : Banu Talu



Genç Miles Halter, evden uzaklaşmak, olasılıkları keşfetmek, Büyük Belki'nin peşine düşmek ister. Alabama'daki bir yatılı liseye kaydolur. Burada hayatında ilk kez arkadaş edinir: Albay, Takumi ve büyüleyici Alaska Young.  Kesinlikle başka ilkleri de yaşar: sigara tüttürür, sarhoş olup kusar ve kaçınılmaz şekilde Alaska'ya tutulur. Zeki ve komik olmasının yanı sıra Alaska oldukça dengesizdir ve için için onu harap eden dertleri hepsinin hayatını etkiler.


John Green kitaplarını üst üste okuyunca tekrarlanan temayı farkettim : Mountain Dew gazozu seven, herkesin hayran olduğu, biraz çapraşık ve başını alıp giden genç kız. Acaba yazarımızın hayatını bu denli etkileyen biri mi olmuş gençliğinde? Daha içine kapalı, ders çalışan, şiir okuyan oğlan karakterler de kendisi olsa gerek, ne bileyim? Fakat yazarımızın yarattığı karakterlere bayılıyorum. Bizim parlak vampir çocuğa aşkından ölüp biten  mıy mıy Bella ne kadar tuhafsa; John Green'in kitap okuyan, şiirler alıntılayan, bilgisayar oyunu oynayan, ucuz şarap içip eşşek şakaları yaparak çılgınca eğlenen gençleri o denli samimi ve gerçek.

John Green'in karakterlerini seviyorum, kitaplarının bende uyandırdığı tatlı hissi seviyorum. Özellikle yatılı okul ve arkadaş grubu temalarını çok seviyorum. O yüzden bu kitabını da sevdim. Yaşasın genç yetişkin edebiyatı diyeyim o halde:)







9 Ocak 2014 Perşembe

Charlie'nin Büyük Cam Asansörü (Charlie and The Great Glass Elevator)


Roald Dahl, Can Yayınları

Çeviri : Celal Üster
Resimler: Quentin Blake


Cam Asansör, tam Çikolata Fabrikası'nın bittiği noktadan başlıyor ve bizi inanılmaz bir uzay macerasına sürüklüyor. Charlie Bucket, Joe Dede ve ailenin kalanı; Bay Willy Wonka'nın sıradışı cam asansörüne biniyor ve kendilerini uzayda buluyorlar. Meğersem Amerikalılar uzayda devasa bir otel inşa etmişler ve kedisever şaşkın başkan, bizimkileri uzay otelini havaya uçurmak isteyen Marslılar zannediyor. Böylece uzayda beklemedikleri maceralar yaşıyor kahramanlarımız:)

Pek eğlenceli bir kitap, sıkılınca alıp okunası:)



7 Ocak 2014 Salı

Charlie'nin Çikolata Fabrikası (Charlie and The Chocolate Factory)


Roald Dahl, Can Yayınları

Çeviri : Celal Üster
Resimler : Quentin Blake


Charlie'nin Çikolata Fabrikası, hep okumak istediğim bir çocuk edebiyatı klasiği idi. Bir takım olaylardan sonra  Bay Willy Wonka'nın esrarengiz ve de devasa çikolata fabrikasını gezmeye hak kazanan 5 çocuğun başına gelenleri anlatıyor kitabımız. O fabrika zaten en vahşi hayallerimizin bir ürünü, çikolatadan nehirler, nane şekerinden çimenler, pespembe şekerden kayıklar neler neler var fabrikada:) Minik Charlie Bucket, unutulmaz Joe Dede ve tabii egzantrik By Wonka'sı ile her daim okunacak, rengarenk, lezzetli, mutluluk veren bir kitap.


Önemli not : Diyet yaparken zinhar okumayınız bu kitabı:)



5 Ocak 2014 Pazar

Kağıttan Kentler (Paper Towns)


John Green, Pegasus Yayınları

Çeviri : Banu Talu


Lise son sınıftaki Quentin, çocukluğundan beri kaşı komşunun kızı Margo'ya aşıktır. Margo bir gece Quentin'in odasına gelir, onu annesinin minivanıyla şehirde bir gece turu atmaya ikna eder. Gençler beraberce Margo'nun 11 aşamalı heyecanlı planını gerçekleştirirler. Ertesi gün Margo ortadan kaybolur. Günler sonra Quentin, Margo'nun bazı ipuçları bıraktığını fark eder ve ipuçlarını takip ederek genç kızın peşine düşer. Ne var ki, takibi ilerledikçe aslında Margo'yu hiç tanımadığını anlayacaktır.

Güzel bir gençlik romanı Kağıttan Kentler. John Green, o güzelim Aynı Yıldızın Altında romanından önce yayınlamış bu kitabı. Üslubu beni yine mutlu etti. Demek istediğim, kitabın verdiği bir his var ve o hissi çok sevdim. Lise sonda olmak; bir şeylerin bitiyor, yeni hayatın başlıyor olması... Quentin'in arkadaşlarıyla muhabbetleri, Margo'nun peşinde yaptıkları heyecanlı yolculuk... hepsi çok hoşuma gitti.

Durduk yerde John Green fanı oldum, iyi mi? :)