Bir Hercule Poirot polisiyesi. Mösyo Poirot evinde oturmuş çörek yiyip kakao içerek keyif çatmaktadır. Tam kahvaltısının ortasında genç bir kız Mösyö Poirot'yu ziyarete gelir. Kız bir cinayet işlemiş olabileceğini öne sürer, sonra da kaçıp gider. Poiro kızgındır. O esnada yakın arkadaşı ve de cinayet romanları yazarı sevgili Madam Ariadne Oliver, Poirot'ya telefon eder. Morali bozulmuş olan meşhur Dedektif kalkıp kadının evine misafirliğe gider. Meğersem bu kızcağızı Poirot'ya Madam Oliver göndermiştir. Ama kız cinayet işlemiş olabileceğini söylerken ne kastetmiştir? Birini öldürmüş olsa bunu kesinlikle bilmesi gerekmez midir? Dedektif ve yazar, bu esrarlı olayı ve ortadan kaybolan kızı araştırmaya başlarlar. Çünkü bir cinayet söz konusudur ve Hercule Poirot bu cinayeti istemektedir.
Üçüncü Kız öncelikle farklı atmosferi ile beni çarptı. Olaylar 1960'ların hippi Londra'sında geçiyor. Mösyo Poirot ve Madam Oliver sürekli yeni nesilden, uzun saçlı oğlanlardan, Beatnikler'den şikayet ediyorlar. Bu durum da beni eğlendiriyor. Ayrıca bu kitapta Madam Oliver yine saç biçimini değiştirmiş ve Poirot'nun habire yere düşen bir takma bukleyi çıkartıp usulca masanın üzerine filan bırakması nefis:) Hem dedektifimiz, hem de yazarımız bu romanda oldukça enerjikler ve beraberce davayı soruşturuyorlar. Bu da kitaptan aldığım zevki arttırıyor şüphesiz.
Kitapta Hercule Poirot'nun çalışma, düşünme ve çözümleme sistemine yönelik epey detay var. Bu açıdan da ilgi çekici olduğu söylenebilir. Finalde cinayetin çözümünde de şaşırtan, bence çok zevkli bir kitap. Son zamanlarda deli gibi okuduğum A.C. romanlarından en çok sevdiğim Briç Masasında Cinayet ile beraber Üçüncü Kız oldu.
bugün ofiste birinin elinde gördüm bunu! içim gitti çok kıskanmıştım. İsmini çok beğendim özellkile
YanıtlaSilEuphoric : inanılmaz sevdim ben bu kitabı. Hercule & Ariadne elele hippileri, katilleri, cinayetleri kovaladılar. Arada KREM ŞANTİYELİ sıcak çikolata içmeyi de ihmal etmediler:)))
YanıtlaSilneyse bi ara bunu da sipariş ediverirsin canım.