J.K. Rowling, Doğan Kitap
Ben Harry Potter gibi bir efsane yaratmış olsam, herhalde bir daha oturup kitap yazmaya cesaret edemezdim. Ama Jo Rowling neden özel biri olduğunu bu şekilde gösteriyor. Harry'nin son macerasının yayınlanmasının üzerinden 5 sene geçtikten sonra, onunla uzaktan yakından alakası olmayıp merkezdeki karakterinin adını da fütursuzca Barry koyduğu romanı göğsünü gere gere yayınladı Jo Rowling.
Gerçekten, kapakta başka bir yazarın adı yazılı olsa, ben de Radikal Kitap ekinde konuyu okuyunca sıkıntıyla pöfler ve kitabı almayı düşünmezdim bile. Konu alabildiğine lokal. İngiltere kırsalında ufak Pagford kasabasının sevilen vatandaşı Barry Fairbrother şak diye düşüp ölünce, kasaba meclisinde bir koltuk boşalıyor. Kasabadaki aileler arasında boş koltuğu kapmak için sessiz ve derinden bir savaş başlarken, ailelerin ergen çocukları okulda ve sokalarda kendi mücadelelerini veriyorlar. Kitapta, dışarıdan masalsı bir yer gibi görünen kasabanın kokuşmuş, çıkarcı içyüzü ile ergenlerin yaşamı; Barry'nin ölümünün bireyler üzerindeki etkisi, başabaş anlatılmış. Yani yetişkinlerin ikiyüzlülüğü ile gençlerin problemleri üzerine bir roman diyebiliriz. Adeta bir ergen destanı, Boş Koltuk.
Kitabın başından itibaren kasabanın zengin-fakir çeşit çeşit aileleri ile tanışıyoruz. Her birinin gelmişini geçmişini, derdini tasasını öğrenip iyice tanışıyoruz bu insanlarla. Olaylar kesintisiz şekilde bu karakterlerin bakış açılarından anlatılıyor, her birinin hikayesine ortak oluyoruz. Kaçınılmaz olarak, meclis üyeliği için çekişmeler devam ederken, bütün hikayeler birbiriyle kesişiyor. Ve mükemmel finalde her şey yerli yerine oturuyor.
Aslında Jo Rowling, daha çok yeniyetmelerin etrafında dönen bir hikaye yazabilirmiş, o zaman daha evrensel olurmuş romanımız. Kasabanın belediye meclisi mevzusu bizimle uzaktan yakından ilgisi olmayan, oldukça yerel bir konu. Fakat kadın öyle bir yazmış ki, anlattığı bütün karakterler şıp diye gözümün önünde belirdi, hepsini görmüş kadar oldum; o kasaba otobüse binsek gidecekmişiz kadar gerçek. Sanırım olaylardan çok bireylerle ilgili, hatta psikolojik bir roman diyebiliriz Boş Koltuk'a fakat, bir an bile sıkılmadan, başından sonuna kadar kesintisiz okuyup bitirdim. Sular seller gibi akıcı geldi kitap bana ve bittiğinde nefis bir edebiyat tadı bıraktı bende.
Umarım, Jo Rowling'in gelecek kitabı için 5 sene daha beklemeyiz, daha çok yıllar boyunca, uzun uzun romanlar yazar. Kadının sayfalar üzerinde dünya yaratmakta üstüne yok. İster Harry Potter'ın fantastik dünyası, ister günümüzün can acıtacak denli gerçek ve sefil dünyası olsun. Rowling'in o akıcı, damaktan yağ gibi kayıp giden edebiyatını okumak büyük zevk bence.
Sen de harika yazmissin judy! Insanin aninda kitabi alip okuyasi geliyooor!
YanıtlaSil@Mia : Senin de düşüncelerini merakla beliyorum, beğenecek misin acep:)
YanıtlaSilKitabı aldım ama ablam hop elimden alıverdi ben zaten Tarihçi'yi okuduğum için de ses çıkarmadım senin bu güzel yazın ile merakım arttı yakın bir zamanda H.P. serisini ve filmlerinin yeniden izlemek gibi büyük bir de procem var çok öperim
YanıtlaSil@thalasapolis : Tarihçi'yi çok sevmiştim, sen de beğendin mi?
YanıtlaSilBoş Koltuk, ya sevilen ya nefret edilen bir kitap çıktı. Bakalım okuyunca ne diyeceksin canım:)
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilçok sevdim ama yavaş okuyorum bu ara nedense yaramaz kurabiyeden sanırım :)) sonunu merakla bekliyorum
YanıtlaSilheyyyy kodla oynadım, yanıtlamalı blog yorumları geri geldi:)) bitir de muhabbetini yapalım:)
Silöptüm kurabiyemi:)