17 Ekim 2011 Pazartesi

Mavi Trenin Esrarı (Yakut Kana Bulandı) (The Mystery Of The Blue Train)

Agatha Christie, Altın Kitaplar

Bir Hercule Poirot polisiyesi. Arkadaşım Thalassapolis'in yazısından sonra bu kitabı okumayı çok istemiştim. Sahaflardan kitabın eski bir versiyonunu bulunca da çok sevindim. Fakat kitabı okuduktan sonra başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Thalassapolis'in ballandırarak anlattığı Poirot ve uşağı Geroges'un muhabbetleri okuduğum kitapta yer almıyordu. Demek ki kitap kırpılarak resmen kuşa çevrilmiş eski basımda, gerçekten hayal kırıklığına uğradım.

Mavi Trenin Esrarı egzotik memleketlerde geçen zevkli bir polisiye romanı. Zengin Amerikalı Rufus Van Aldin, biricik varisi ve tek evladı kızı Ruth'a son derece kıymetli yakutlar hediye eder. Van Aldin kızının evlendiği adamdan hiç memnun değildir, adamın dansöz bir metresi olduğunu bilir ama aynı şekilde kızının da bir sevgilisi olduğunu bilmez. Ruth, Mavi Tren ile Fransız Rivierasına bir seyahate çıkar fakat yolda hunharca öldürülür, yakutlar da çalınır. Allahtan Mösyö Hercule Poirot trendedir ve Fransız Rivierasında işlenen bu korkunç cinayeti çözecektir. Katil iğrenç bir sapık mıdır, yoksa tarihi önem taşıyan yakutların peşinde bir antika meraklısı mıdır? Ruth'un kocasının, kocanın metresinin de aynı trende bulunmaları işleri iyice karıştırır.

Kitabın ilk yarısı oldukça zevkliydi, heyecanla okudum. İkinci kısım biraz kopuk kopuk geldi bana, şimdi bunun sebebinin kitapta yapılan kesintiler olduğunu düşünüyorum. Sanırım tekrardan güncel basımı okumam gerekecek.

Olaya karışan pek çok karakter var, en öne çıkanı harikulade Miss Grey. Gri gözlü, güzel ve zeki bu genç kadın Poirot ile yarenlik ederek adeta onunla bir cinayet araştırması yapıyor. Bu karakteri gerçekten çok sevdiğimi söyleyebilirim. Diğer tipler de oldukça canlı ve iyi yazılmışlardı. Cinayetin çözümü de yeterince şaşırtıcı idi.

Yine de bu kitabın Agatha'nın en sevmediği kitap olduğunu biliniyor. Hayatının en zor döneminde (annesinin ölümü ve kocasının ihaneti ardından Agatha'nın 10 gün ortadan kaybolduğu esrarlı dönem) yazmış bu romanı Agatha Christie. Ben kesinlikle nefret edilesi olduğunu düşünmüyorum kitabın. Tabii A.C. doğrusunu bilir, ne diyeyim?



3 yorum:

  1. Canımcığım kitap biraz uzun olduğu için bazen bir an önce bitse de katili öğrensem deditiyor o yüzden de sanırım biraz sıkıcı olabilir ancak senin de dediğin gibi bu eksik konuşmalar da keyifini kaçırmış olmalı kitabın. A.C.nin sevmediği bir eser evet ama ben seviyorum adı bile çok güzel. Sevgiler ;)

    YanıtlaSil
  2. Thalassapolis : aahh keşki uzun olaydı, olaydı da kırpılmış versiyonu okumayaydım canım:))) Bence de kitap kırpıldı diye sıkıldım ben.
    Trenli ya adı bile güzel gerçekten . Böyle yataklı vagonlar, restoran vagonu, trenle Riviera seyahati rüya gibi geliyor bana:)

    YanıtlaSil
  3. eski basımların çevirileri hep bi süpriz yapıyor sanki
    ah kıyamam agahtaya, kocasının ihaneti diyince sanki bi an onu da dedektiflerle ortaya çıkarmış hissine kapıldım

    YanıtlaSil

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.